Veteriner Hekim Sn. Dilara Batur Özgül ile Konuştuk…

Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest
Pocket
WhatsApp

“Bu dünya hepimizin.”

– Kendinizden biraz bahseder misiniz?

Merhaba. Ben, Veteriner Hekim Dilara Batur Özgül. 26 yaşındayım. 2016 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunuyum. 3 yıldır mesleğimi yapmaktayım.

– Kliniğinizden biraz bahseder misiniz?

Uzun zamandır İstanbul, Kadıköy’de faaliyet gösteren Vetmedi Veteriner Polikliniği’nde çalışmaktayım Kliniğimizde kedi, köpek, kuş ve kemirgenler gibi evcil hayvanlarla ilgileniyoruz. Röntgen (DR), Ultrasonografi (USG), Kan tahlilleri ve Tüm Cerrahi Müdahaleler yapılmakta ve bunların haricinde kuaför, pansiyon ve petshop hizmetlerimizde bulunmaktadır. Tıp dünyası sürekli geliştiği için bizde kendimizi geliştirmek adına çeşitli yayınları takip ediyor ve seminer, kongre gibi etkinliklere katılıyoruz.

– Mesleğinizin en güzel yanları neler?

Mesleğimin en güzel yanı; problemlerini bize aktaramayan canlıların hastalığını tespit etmek için, semptomları tek tek okuyarak yapbozun parçalarını birleştirmek ve bir gizemi çözercesine o canlıya yardımcı olabilmek ve iyileştiklerinde hastalarımızın ve sahiplerinin gözlerindeki mutluluğu görmek.

– Hekimlik sürecinizde karşılaştığınız en ilginç vakadan bahseder misiniz?

Bütün canlılar eşsizdir. Bu yüzden karşılaştığımız tüm vakaları ilginç sayıyorum.

– Hayvanlarda en çok rastlanan hastalıklar nedir? Hangi sebeplerden dolayı oluşur?

Kedilerde, Feline Rhinotracheitis ve Feline Infectious Peritonitis gibi hastalıklarla çok karşılaşıyoruz. Günümüzde İstanbul’da kedi popülasyonu çok artmış durumda. Aynı ortamı çok fazla kedi paylaşmak durumunda kalıyor. Aynı mama ve sudan beslenip aynı ortama dışkı ve idrarlarını yapıyorlar. Bu yüzden viral hastalıkların bulaşmaları çok kolay oluyor ve bu da hastalıkların önüne geçilmesini zorlaştırıyor.

Köpeklerde; Parvoviral Enteritis ve Distemper (Gençlik hastalığı) çokça görülmekte. Bunun sebebi de petshopların veya köpek yetiştiricilerinin hasta ve aşısız köpekleri bir arada tutarak hastalıkların bulaşmasını engelleyecek herhangi bir tedbir almamaları ve hastalık çıktıktan sonra da gerekli karantina ve dezenfeksiyon işlemlerini yapmamalarıdır.

– E-reçete uygulamasına alışabildiniz mi? Bu konu hakkında görüşlerinizi öğrenebilir miyim?

E-reçete sistemi eti yenen hayvanlardaki ilaç kullanımı ve ilaçların kalıntılarını takip edebilmek için getirilmiş bir sistemdir. Fakat bununla beraber yaygın bir şekilde kullanılan beşeri ilaçların kullanımının yasaklanması, muayene öncesi hayvanın internet üzerinden bir sisteme kaydedilmesi, tedavi öncesi de yine internet üzerinden kullanılacak ilaçların reçetesinin yazılması ve stoğunun düşülmesinden doğan ciddi vakit kaybı sebebiyle hem acil durumlarda canlının sağlığını riske atan hem de çok ciddi iş yüküne sebep olan bir sistem. Bu yüzden ülkemizde ki kliniklerin çalışma tarzına ters düşüyor. Hastayı, hasta sahibini ve hekimi zor durumda bırakıyor.

– Veteriner Hekimlik ile ilgili yaşadığınız en büyük sıkıntı nedir? Ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

Yaşadığımız en büyük sıkıntı; hasta sahiplerimizin hastalık konusunda bilgi sahibi olmak için internete başvurmaları ve internetteki bilgi kirliliğinden etkilenmeleri.

– Veteriner kliniklerinin ekonomik olarak yaşadığı sorunlardan bahsedebilir misiniz? Sektörün ekonomik durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sektörel anlamda; kaliteli ve mama ilaç olsun birçok ürün konusunda dışa bağımlı bir durumdayız. Bu da ne yazık ki birçok şeyin fiyatını çok yukarılara çıkartıyor. Bazı ilaçların da ülkemize girişi bürokratik sebepler ile engelleniyor ve tedaviyi zorlaştırıyor. Aynı zamanda ülkemizde ki veteriner fakültelerindeki artış sebebiyle her gün artan klinik sayısı rekabeti doğuruyor ve ne yazık ki hekimleri maddi gelecek kaygısına sokuyor.

– Veteriner hekim adaylarına ne gibi tavsiyeleriniz var?

Gecesi gündüzü olmayan, kendinize ve ailenize yeterince vakit ayıramadığınız, toplumun bir kısmı tarafından gereksiz görülmesine rağmen kendinizi sürekli geliştirmek ve yenilemek zorunda olduğunuz bir meslek. Bunun yanında, Sherlock Holmes gibi sürekli ip uçlarını takip ederek vakalar çözeceğiniz ve çözdüğünüz her vakada hekimliğin bütün hazlarını yaşayacağınız gizem dolu ama bir o kadar da eğlenceli ve canlılara yardımcı olmanın kutsallığını taşıyan bir meslek.

– Sizin eklemek ya da söylemek istedikleriniz nelerdir?

Devamlı artan insan popülasyonu ve beraberinde getirdiği kentleşme ile kendi yaşam alanlarımızı sürekli artırıp diğer canlıların sürekli yaşam alanlarını daraltıyoruz. Muhtaç olduğumuz doğayı ve her birinin doğada bir amacı olan hayvanları keyfi olarak şekillendirmeye çalışıyoruz. Eğer insanoğlu doğaya saygı duymayı ve onun bir parçası olduğunu öğrenmezse, kendisine de bir yaşam alanı bırakmayacak. Bu dünya hepimizin.

Teşekkür ederim.

Dilara Batur Özgül

Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest
Pocket
WhatsApp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 × one =

Yeniler

Köşe Yazıları