Dostlarımızla Yolculuk Zor Ama İmkânsız Değil

Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest
Pocket
WhatsApp

Arabamız yoksa ve hayvanımızla bir yere gitmek niyetindeysek hep birtakım kurallara uymamız gerekiyor. Kutu, kafes, ağızlık, tasma; sertifika, karne, izin belgeleri… Ama yine de hiçbiri birlikte gezmemize engel değil. Araştırdık, neye binerken ne lazım, bir rehber hazırladık.

Hayvanlarla aynı evi paylaşmak harika bir deneyim. Ama hep evde oturulmuyor ki! Birlikte tatile, rahatça koşacağı bir ormana ya da ihtiyaç duyduğunda veterinere gitmek arabanız yoksa kâbusa dönüşüyor. Taksiler zaten bizi zor alıyor, değil ki kediyi, köpeği alsın. Toplu taşıma deseniz her şehirde başka kural var. İstanbul hariç kutuya sokamadığınız hiçbir hayvana izin yok neredeyse. Biz de taşıtlar hayvanlarımızı hangi şartlarda kabul ediyor bakalım istedik.

Büyüklerin süresi sınırlı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi geçen sene 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde evcil hayvanların toplu ulaşım araçlarına binebileceğini açıkladı. Uygulamaya göre rehber (tıbbi destek veren/görme, duyma engelli yolcuya refakat eden) ve 5 kilodan hafif köpeklerle kediler gün boyu, daha ağır köpeklerse 7.00-10.00 ve 16.00-20.00 saatleri dışında kafessiz yolculuk yapabiliyor. Evcil kuşlarsa kafeslerinde binebiliyor araçlara.

Tek şart köpeklerin ağızlık ve tasma takmaları, kedilerin de özel çantalarında olmaları. Bir de kucağınızda ya da yerde, yanınızda durmaları. Öyle koltuğa çıkarmak gibi ‘laubalilikler’ yok. Çiş veya kaka yaparsa haliyle temizliği hayvan sahibinin sorumluluğunda. Karar İBB’ye bağlı tüm metro, otobüs ve vapurlarda geçerli.

Ama aklınızda bulunsun: Yırtıcılar, sürüngenler, eklembacaklılar, böcekler, primatlar, yabani kuşlar ve çiftlik hayvanları toplu ulaşım istasyon ve araçlarına hiçbir şekilde alınmıyor.

İzmir ve Ankara’da ancak kafeste koruma altına alınmış veya boyun tasması olup kucakta taşınan küçük evcil hayvanlar alınıyor. Anlayacağınız köpeğiniz biraz büyücekse ya tabana kuvvet ya da bir araba bulacaksınız.

Otobüs, tren, uçak…

Yolcu otobüsleriyle ilgili Resmi Gazete’nin 10 Ocak 2020 tarihli sayısında “Aşı karneli Evcil Hayvanlar, özel kafesleri kilitli olmak şartıyla, bagaj hayvan sahibi yolcunun kucağında veya oturduğu koltuğun önünde de taşınabilir” diyor. Ancak bu da çok büyük olmayan köpekleri ve kedileri kapsayan bir karar. Karar sonrası bir adamcağız kangal köpeğiyle binmek istemiş, almamışlar haliyle.

Feribotlarda kedi ya da köpek 23x30x40 ölçülerinde kutu/kafes içindeyse yolcu salonunda yanınızda durabiliyor. Ama daha büyük bir köpekse ağızlığı takılı olarak arabada kalması, aracınız yoksa ve gittiğiniz hattın kafes bölümü varsa oraya konması gerekiyor.

TCDD’nin yani demiryollarının danışma hattından aldığım bilgiye göre de kucakta taşınacak, bir taşıma çantasının içine girecek boyuttaki hayvanlar trene kabul ediliyor.

Uçakla seyahat şartlarına geçmeden önce bir anımı paylaşmak istiyorum. Yıllar önce yurtdışında öğrenciyken iki kedim vardı: Çavdar ve Susam. Tatilde onları aynı kutuya koyar, Türkiye’ye gelirdim. Bir seferinde evden çıkmadan yemeklerini, sularını verdim. Bindik uçağa, Türkiye’ye vardık. Pasaport kuyruğunda “Ne pis kokuyor burası” diye söylenirken bir baktım ki meğer tutamayıp çişlerini, kakalarını yapmışlar kutuya. Yani yolculuktan 10-12 saat önce Yemek ve su vermemek gerek. Uçak, araba fark etmiyor. Mide bulantısı ve kusmaya karşı veterinerler de aynı şeyi öneriyor.

Bebekler taşınmıyor

Hayvanla seyahat kuralları birkaç ufak uygulama ve ücret farkı dışında tüm uçak şirketlerinde aynı. Öncelikle hayvanınızın çipli olması gerekiyor. Çiple verilen pasaportu, aşı karnesi yanınızda olmalı. Kuduz aşısı uçuştan en az 30 gün, en fazla 1 yıl önce yapılmış olmalı. Gittiğiniz ülkeye göre farklı sertifikalar istenebiliyor.
8 kilodan ağır hayvan kabin içine alınmıyor ve hayvanın 23x30x40 cm ebatlarında, yumuşak yüzeyli bir kutu içinde olması gerekiyor. Kabinde seyahat edebilmesi için uçuş öncesi ona da rezervasyon yapmalısınız. Çünkü kabine genelde tek hayvan alıyorlar. (Ağırlık sınırını aşmadığı müddetçe aynı kutuda iki kedi ya da köpek olabiliyor). Eğer sizden önce biri kabin içi hakkını kapmışsa, o zaman taşıma kutunuz sert materyalden olmalı. Çünkü kargo bölümüne de yumuşak yüzeyli kutu almıyorlar. Muhabbetkuşu ve kanaryalar kabinde, papağan ve güvercin türleri kargo bölümünde gidiyor.

10 haftadan küçük yavru kedi-köpek ve emziren anne hayvanları taşımıyorlar. Yani gittiğiniz tatilde bir bebek hayvan sahiplenirseniz uçakta taşıyamayacağınızı hatırlatalım.

Bu arada ‘yasaklı ırk’ diye yaftalanan köpeklerin (rehber de olsa) kanatta bile uçağa alınmadıklarını belirtmeme gerek yok sanırım.

8 kilonun üzerindeki kedi ve köpekler kargo bölümünde seyahat etmek durumunda. Ancak rehber köpekler sahibiyle kabine girebiliyor. Tabii görevini belirten yeleği, ağızlığı ve tasması olması şartıyla. Ücret alınmıyor. Ama psikiyatrik destek köpekleri ücrete tabi. Ve her zaman kabine alınmayabiliyorlar.

Hayvanınızın kargo bölümünde olması insanı oldukça tedirgin ediyor. Çünkü pilotun kargo bölümüne oksijen vermeyi unuttuğu haberlerine birkaç kez rastladık. O yüzden mutlaka uçağa girerken pilotu bulup hatırlatmanızı öneririm.

Kaynak: Hürriyet

Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest
Pocket
WhatsApp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

five × 4 =

Yeniler

Köşe Yazıları