Horoz Dövüşü ile Boğa Güreşinin Ne Farkı Var?!

Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest
Pocket
WhatsApp

boğa güreşiKaraova Boğa Güreşleri

MuÄŸla’nın Bodrum ilçesinde ilk kez düzenlenen Karaova BoÄŸa GüreÅŸleri’nde 80 boÄŸa güreÅŸtirildi.

İlçeye baÄŸlı Mumcular Mahallesi’ndeki arenada yapılan güreÅŸlere, boÄŸalar kamyonet kasalarıyla getirildi.Güvenli ÅŸekilde alana indirilen boÄŸalar, saha içinde bazen sahiplerine ve görevlilere zor anlar yaÅŸattı.

Koraova BoÄŸa GüreÅŸleri’ne, 1 tondan ağır 80 boÄŸa katıldı.

Güreşleri izlemeye gelen yaklaşık 5 bin kişiden bazıları kamyon kasaları ve traktör römorklarında bazıları da arena çevresindeki alanlarda mücadeleleri takip etti.

Kazanan boğaların sahiplerine, ödülleri törenle verildi.

“Bundan sonra da devam edeceÄŸiz”

Bodrum Belediye BaÅŸkanı Mehmet Kocadon, gazetecilere yaptığı açıklamada, Bodrum’da ilk kez boÄŸa güreÅŸi düzenlediklerini söyledi.

BoÄŸa güreÅŸlerinin MuÄŸla bölgesinin örf ve adetlerinden olduÄŸunu anlatan Kocadon, “Mumcular bölgesinde vatandaÅŸlar bir araya gelerek birlik ve beraberliÄŸi yakaladı. Çok güzel bir atmosfer var. Bundan sonra da yapmaya devam edeceÄŸiz. Kültürüne sahip çıkan herkese teÅŸekkür ediyorum.” diye konuÅŸtu.

Fetvalarla Horoz Dövüşü Ve Boğa Güreşi

Soru: Horozları, ya da diğer hayvanları dövüştürme ca­iz midir?

Cevap: Allah (cc)’ın her ÅŸeyi insanlar için yarattığı doÄŸru­dur. [794] Ancak her ÅŸeyden, yaratılmış olduÄŸu gaye doÄŸrultu­sunda ve insanın saÄŸlam fıtratının ihtiyaçlarına göre yararlanmak gerekir. BozulmuÅŸ fıtratların, vahÅŸileÅŸmiÅŸ, sadistleÅŸmiÅŸ, merha­met, haya, adalet duygularını yitirmiÅŸ insanların istek ve arzuları bu konuda ölçü olamaz. Kur’ân-ı Kerim bazı hayvanlardan söz ederken, onların yaratılış gayelerine de iÅŸaret ettiÄŸi olur. Binme, etinden, sütünden ve zinet oluÅŸundan yararlanma, öğretilip avda kullanma.. [795] gibi. Bunların her birerleri fıtratı saÄŸlam insanın ihtiyaçlarıdır. KöpeÄŸin etinden yararlanılamayacağı gibi, koç da boyunduruÄŸa vurufmaz, kirpi ile top oynanmaz…

İbn Abbas’ın naklettiÄŸine göre: “Rasûlüllah Efendimiz (sav) hayvanları birbirine kışkırtmayı yasaklamıştır”. [796] Sebep (illet), hiç bir fayda söz konusu deÄŸilken bir canlının canını acıtmak ve abesle iÅŸtigal etmektir. [797] Horoz, deve, boÄŸa, köpek, koç vb. hayvanları dövüştürme hep bu yasak içerisinde yer alır. Böyle ÅŸeylerle meÅŸgul olmak, hafif akıllıktan, basitlikten ve karakter bozukluÄŸundan kaynaklanır. [798] Bunlar bir para kazanma aracı haline getirilirse elde edilen gelir helâl olmaz. [799] Dövüşün so­nucuna göre tarafların ÅŸart koÅŸacağı meblaÄŸ kumar olmuÅŸ olur [800] boÄŸa güreÅŸi gibi bir tarafta insanın diÄŸer tarafta hay­vanın yer aldığı ve hayvana eziyetten baÅŸka bir yararı bulunma­yan oyunlar da helâl olmaz. Çünkü bunlar da vahÅŸice ve faydasız taÅŸkınlıklardır. Fıtratı saÄŸlam bir insan bunlara ihtiyaç duymaya­cağı gibi, bunlardan tiksinir ve ızdırap duyar. Çünkü onun her ÅŸeye merhamet ve ÅŸefkatle muamele etmesi istenmiÅŸtir. Bu tür taÅŸkınlıkların ve “haddi aÅŸmaların” sonucu, dünyada bile çok çir­kin ve korkunç noktalara taşır. Eski Romalılarda olduÄŸu gibi, seyreden asillerin keyfi için tutsak insanların arenalarda aç arslanlara parçalatdmasına kadar gider. İhtiyarlamak istemeyen ÇavuÅŸesku ve eÅŸinin, yeni doÄŸan bebeklerin kanını alıp kendi da­marlarına zerkettirmelerine kadar varır. “Yerde olanlara merha­metli olun ki, gökte olanlar da size merhametli olsunlar” buyurulmuÅŸtur. [801] Madem ki herÅŸey insan için yaratılmıştır, öyley­se bazı hayvanların boÄŸazlanmaları da kaçınılmazdır. Ama bu ko­nuda vaz’edilen ÅŸu ölçü, ne kadar yüce, ne kadar güzel ve ne ka­dar müteal bir ölçüdür:

“Allah her konuda güzelliÄŸi (ihsanı) em­retmiÅŸtir. Binaenaleyh, boÄŸazladığınızda güzel boÄŸazlayın, öldürdüğünüzde güzel öldürün. Biriniz boÄŸazlamak isterse bıçağını bi­letsin, boÄŸazlayacağı hayvanı rahat ettirsin (yormasın)” [802]

“Can taşıyan herhangi bir ÅŸeyi atış için hedef yapmayın” [803]

[794] K. Bakara: 2/29

[795] bk, K. Nahl: 16/8; Yâ’sin: 36/71; Maide: 5/4.

[796] Ebu Davûd, cihad, 56; Tirmizi, cihad, 30; Beyhakî, kübrâ, X/22.

[797] Mubarekfûrî, Tuhfetü’l-Ahvazî, V/367; Azimâbâdî, Avnü’l-Ma’bûd, V/231; Åževkânî, Neyi, VIII/99.

[798] el-Cezîrî, el-Mezâhibû’l-Erba’a, 11/51.

[799] agk.

[800] Halil Ahmed, Bezlü’l-Mechûd, X/59.

[801] el-Hindî, 111/164.

[802] Müslim, say. No: 1955; Tirmizî, diyyât, No: 1409; Ebu Davûd, dahayâ, No. 2797.

[803] Şevkânî, agk. Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 307-308.

 

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest
Pocket
WhatsApp

Yeniler

Köşe Yazıları