DoÄŸa DerneÄŸi Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Güven Eken, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin dünyada kuÅŸların en hızlı yok olduÄŸu ülkelerden birisi olduÄŸunu, bunun başında doÄŸadaki su rejimine yapılan müdahalenin geldiÄŸini söyledi. Türkiye’deki pek çok kuÅŸ türünün Avrupa ülkelerine göre büyük oranda yok olduÄŸunu belirten Eken, ”Türkiye bir bakıma kuÅŸsuzlaşıyor diyebiliriz. Bir süre sonra belkide uçan hiçbir kuÅŸ görünmeyecek. O hale gelme noktasında ilerliyoruz. KuÅŸlar bütün dünyada azalıyor” dedi.
Eken, Türkiye’de 300’ün üzerinde kuÅŸ türü bulunduÄŸunu, kuÅŸ türlerinin dünyada saÄŸlıklı yaÅŸamın göstergesi olduÄŸunu ifade ederek, ”KuÅŸlarının tümünün azaldığını biliyoruz. KuÅŸ türleri dünyada saÄŸlıklı yaÅŸamın göstergesi olarak görülüyor. Topraklarınız ne kadar zengin olursa olsun eÄŸer gökyüzünde kuÅŸlar yoksa dünyanın en fakir ülkesi olmaya mahkumsunuz. Böyle bir ÅŸey kuÅŸsuzluk” diye konuÅŸtu.
Türkiye’de kuÅŸların korunması için alanlar bulunduÄŸunu dile getiren Eken, ÅŸunları kaydetti: ”Bir tanesi Seyfe Gölü, göl yerinde yok. Bir tanesi Sultan sazlığı yeniden oluÅŸturulmaya baÅŸlandı. Tuz Gölü dünyanın en önemli sulak alanlarından bir tanesi ama korkunç tehlike altında. Hızla yer altı kaynakları çekiliyor. KuÅŸların yok olması bilimsel, akademik ve teknik bir ÅŸey olarak gözüküyor. Öyle bir noktaya geldik ki turna bile yok oluyor. Turnanın Türkiye’de yalnızca 11 çift kaldığından bahsediliyor. Turna ki, bütün türkülerin özündedir. Turna bu ülkede yaÅŸayan, yaÅŸamış, bizden önce yaÅŸamış ve bizden sonra yaÅŸayacak insanlar için çok önemli bir deÄŸerdir. Türkülerini söylüyoruz, fakat kedisi yok oluyor. Kendisinin yok olmaması için hiçbir ÅŸey yapılmıyor.”
‘KuÅŸları korumak için sivil toplum kuruluÅŸlarıyla çalışıyoruz’
DoÄŸa Koruma DerneÄŸi’nin Dünya KuÅŸları Koruma Kurumu’nun Türkiye’deki ortağı olduÄŸunu ifade eden Eken, Türkiye içinde de kuÅŸ gözlem topluluklarıyla birlikte çalışıklarını, kuÅŸları tek tek saydıklarını, nerede ne kadar kuÅŸ olduÄŸunu, kuÅŸların yok olma nedenlerini araÅŸtırdıklarını anlattı.
KuÅŸlarla ilgili topladıkları bilgileri rapor haline getirip, daha sonra yayınladıklarını anlatan Eken, şöyle devam etti: ”Bu yayınladığımız raporlarla bilimsel çalışmalarla yeni koruma alanlarının oluÅŸması için çalışıyoruz. Pek çok yeni sulak alanlarının oluÅŸturulması için çalıyoruz. KuÅŸ alanlarının korunması için kampanyalar düzenliyoruz. Köylülerle birlikte çalışıyoruz. Aslında kuÅŸları korumak için kim katkı koyabilecekse bunlarla buluÅŸmuÅŸ olan bir birlikteliÄŸiz. KuÅŸ türlerinin azılmasının doÄŸanın yanı sıra insanlara olumsuz etkisi var. KuÅŸların azalması aslında yaÅŸam kalitemizin azaldığını gösteriyor. KuÅŸun uçmadığı, kuÅŸun yumurtlamadığı bir tarladan çıkan buÄŸdayı yiyoruz. KuÅŸ dahi yaÅŸayamıyor ama biz onu gıda olarak tüketiyoruz. KuÅŸun yaÅŸayamadığı ortamda üretilen kanser gibi hastalıkları tetikleyen bütün ürünleri biz vücudumuza alıyoruz. En baÅŸta kuÅŸların azalması insan saÄŸlığının kötüye gittiÄŸine iÅŸarettir.”
’20 yıl önce bu kadar kanser hastası yoktu’
Eken, 20 yıl öncesine kadar bu kadar kanser hastası olmadığına dikkati çekerek, konuÅŸmasını şöyle tamamladı: ”Neden bu kadar yüksek oranda kanserle karşılaşıyoruz? Neden aynı zamanda kuÅŸlar yok oluyor? KuÅŸların yok oluÅŸuyla insan saÄŸlığının bozulması birbiriyle aynı ÅŸekilde seyreder. KuÅŸlar azalıyorsa, insan saÄŸlığımız da azalıyor. KuÅŸlar eksiliyorsa, yaÅŸam kalitemiz de eksilir. KuÅŸların olmadığı bir dünyada insanın saÄŸlıklı yaÅŸamasından bahsedemeyiz. YaÅŸarsınız, ama sağılığınızdan kaybedersiniz. Ruh sağılınızdan, biyolojik saÄŸlığınızdan çok ÅŸey kaybedersiniz. Beraber yaÅŸamayı öğrenmek zorundayız.”