Gezi Parkı’ndaki eylemlerin en sessiz mağdurları sokak hayvanları oldu. Eylem sırasında yoğun gaza maruz kalan ve kalabalık arasında sıkışıp yaralanan hayvanların imdadına gönüllü veterinerler yetişti GEZİ Parkı’ndaki eylemlerden sokak hayvanları da etkilendi. Parkları mesken tutmuş kediler, köpekler ve kuşlar, bir hafta öncesine kadar huzur içinde yaşayıp giderken, eylemler nedeniyle ciddi anlamda mağdur olmuş durumda. Kalabalığın içinde ve arbede sırasında ezilen hayvanların yanı sıra polisin sıktığı biber gazı da çok sayıda hayvanın telef olmasına neden oluyor.
Eylemin başından bu yana Gezi Parkı’nda olan İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Hülya Yalçın, parktaki hayvanların durumunu şöyle anlatıyor: “Önce kalabalıktan çok mutlu oldu hayvanlar. Taksim’de daha önce de eylemler yapıldığında eylemcilerle birlikte yürümeye alışkındılar. Ama gaz bombaları başladığında onlar da paniğe kapıldı. Önce ortada kalıp oraya buraya koştuklarını gördük, ilk şaşkınlık geçer geçmez organize olup, bölgedeki hayvanları alabilecek olanlarla irtibat kurup, yaralılar için veteriner kliniklerinin adreslerini tespit etmeye başladık.
” GAZIN ETKİSİ UZUN SÜRÜYOR Gaza maruz kalan hayvanlar için veteriner hekimlerin tarifiyle hazırladıkları solüsyonları kullandıklarını belirten Yalçın arada kaybettikleri hayvanlar da olduğunu söylüyor: “Pazartesi gecesi sosyal medya yoluyla haberleşerek yardımına koşulan bir sokak köpeğimiz ne yazık ki kurtarılamadı. Düşmüş martı ve güvercinler de var. Birer ikişer alıyoruz ama bombanın etkisi uzun sürüyor, ciğerleri dayanmıyor.
Hukuki olarak zaten zor korumaya çalıştığımız hayvanlarımızın hiç yoktan gaz şiddetine maruz kalmasını esefle karşılıyoruz. Çevre suçları kapsamında oluşturacağımız bir dilekçe ile hayvanlar için suç duyurusunda bulunacağız.” Gezi Parkı eyleminde aktif olarak rol alan veteriner hekim Nilay Tezsay ise, gaz bombasının hayvanlar için öldürücü etkileri olduğu görüşünde: “Beden oranlarımızı düşünelim. Bizler 50-80 kg. arasındaki canlılarız. Hayvanlar ise 2-20 kg.
arasında. Metabolizmalarımız ve zehirleri kaldırma olasılıklarımız çok farklı.
İnsanı öldürmeyen doz, bir küçük köpeği çok kısa bir sürede öldürebilir.
Bir martı olduğu yerde ölebilir, bir kuğu ise ancak hemen tedaviye alınırsa sağlığına kavuşabilir.” SİRKE ÖNERİLMİYOR Eylem bölgelerinden hayvanları mümkün olduğunca uzaklaştırmak gerektiğini söyleyen Tezsay şunları ekliyor: “Gaza maruz kalmış bir hayvanı en hızlı şekilde bol oksijen alabilecekleri ortama götürmeliyiz. Eğer az etkilenmiş bir köpek ise gözlerine enjektörle süt sıkabiliriz.
Sirke önermiyorum, çünkü asitlik oranı uygun değildir. Hayvan hareketliyse, yeme isteği varsa yoğurt yedirilebilir.
Hareketlerinde yavaşlama, halsizlik gibi belirtiler olursa, veteriner hekime mutlaka götürülmelidir. Bu canlıların vücudundan zehirlerin hızla atılabilmesi için serum bağlanması elzemdir.
Aynı şekilde yangından kurtarılan kedi, köpekler de mümkünse uygun solüsyon veya şampuanla yıkanmalı ve klinikte tedavi edilmelidir. Vücut sıcaklıkları da sıkça ölçülmelidir.” 7/24 ücretsiz veteriner Veteriner Fakültesi öğrencileri Eren Dedecanoğlu ve Bünyamin Doğru evde otururken olayları görüp yardıma koşmuşlar. İlk yardım ve pansuman bilgilerini insana müdahale için kullanmışlar ilk başta.
Tıp fakültesinden gelip yaralılara müdahale eden gönüllüleri görünce hayvanlar için bir şeyler yapmaya karar vermişler. Hemen gidip bir çadır satın almış, içine gerekli olabilecek ilaçları da doldurup ilk kliniklerini bir çadırda açmışlar. “Madem enerjimiz ve imkanımız var neden yapmayalım ki?” diyen Eren Dedecanoğlu çadırlarının sahipli sahipsiz bütün hayvanlara açık olduğunu söylüyor. “Ben hayvanları sevdiğim için buradayım. Ben bu halka hizmet etmekten onur duyuyorum. Bunun bir karşılığı olmamalı bence. İnsanlar mama getiriyor sürekli. Biz de çadırımızın önüne koyuyoruz. İsteyen alıyor.
