Ülkemizde maalesef birçok konuda yapıldığı gibi köpeklerle ilgili konuda da bilim insanlarının fikri alınmadan, bilimsel kaynaklar değerlendirilmeden, ani ve duygusal kararlar alındı.
Günlerdir hep birlikte kaos yaşıyoruz ve alınan yanlış kararlar değiştirilmezse maalesef yaşamaya da devam edeceğiz gibi görünüyor. Bir yanda üniversitelerimizde davranış uzmanı hocalarımızın açıklamaları, uyarıları, veteriner hekimlerin doğru uygulamalarla ilgili bilgilendirmeleri, köpek sahiplerini uyarmaları. Diğer yanda sorumluluk almayanlar ya da maddi problemler nedeniyle sokağa terk edilen hayvanlar ve sokağa atılan canlara sahip çıkmaya, genelgenin koşullarını yerine getirmeye çalışan insanlar…
Söz konusu insanların ve hayvanların yaşam hakkı ise yapabileceğimiz çok şey var. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki hiçbir köpek ırkı doğuştan agresif değildir. Ayrıca sosyal yetiştirilmeyen her ırk saldırabilir ve ısırabilir.
 Peki, Pitbullar neden bu kadar gündemde?
Pitbullar güçlü köpek ırklarından birisidir. Yasak ırk sınıfına baktığımızda hepsinin cüssesi iri ve güçlü köpekler olduğunu görürüz. Zaten bu özellikleri nedeniyle bilinçsiz, eğitimsiz veya psikolojik sorunları olan insanlar tarafından özellikle tercih edilmekte, yanlış yetiştirilmektedirler. Bu hayvanlar herhangi bir canlı ya da nesneye saldırdıklarında bütün amaçları sahiplerini mutlu etmek, övgülerini almaktır. İşte bu yanlış yetiştirmenin cezasını da maalesef hayvanlar çekmekte.
Aslında bu ırkları besleyen ve doğru yetiştiren bilinçli insanların sayısı da az değil. Mesela Pitbullar çocuklarla çok iyi anlaşan aile köpekleridir ve çoğu ülkede aile köpeği, terapi köpeği, arama-kurtarma köpeği olarak tercih ediliyorlar. Buna karşın bizlere sevimli gelen birçok küçük ırk köpek tarafından ısırılma ve ciddi yaralanma vakalarına dair çok sayıda veriler bulunmakta. Sosyal yetiştirilen hiçbir ırk saldırgan olmaz. İşte bu nedenle özellikle de bugünlerde yoğun bir şekilde yaşadığımız kaosa son vermeli, kayıt, kontrol ve denetleme mekanizmalarını kullanarak bütün ırkların yaşam hakkını korumalıyız.
Bilim insanları, yasaklamanın hatalı olduğunu, birçok ülkenin bu kararlarından vazgeçip insan eğitimine ve köpeklerle ilgili sahiplendirme-kontrol-denetim sistemine döndüğünü haykırırken maalesef ülkemizde hala yanlış kararlarda ısrar ediliyor.
Bizlerin bu çağrısı da hatalardan dönülmesi ve doğru bir sistemle devam edilmesi içindir!
Çünkü bu gidişle bugün yasaklanan ırkları besleyemeyen insanlar güçlü diğer köpek ırklarına yönelecek, dövüştürecek, saldırgan yapacaklar. İçinden çıkılmaz bir yasak ırk listesine sahip olacağız. Ülkemizin köpeği kangal da güçlü bir ırk ve maalesef dövüşlerde kullanılıyor. O zaman kendi kayıtlı ülke köpeğimizi de mi yasaklayacağız?
Barınaklarımız ve rehabilitasyon merkezlerimiz yetersiz. Ayrıca sürekli hayvanlarımızı bir yere kapatmanın sonu yok. Yapmamız gereken daha okul çağındaki çocuklardan başlanarak hayvanlarla yaşam ve iletişim konusunda eğitimler vermek. Rehabilitasyon merkezlerimizin sayısını arttırıp, özel mizaç testlerinden başarı ile geçen köpekleri sahiplendirmeye teşvik etmek, hayvan sahiplenilmesinin belirli kurallara (yaş, kişinin ve yaşam koşullarının uygunluğu, sertifika vs) bağlanması, kayıtlı, takipli olmasını sağlamak. Sorumluluğunu yerine getiremeyen kişilerin hayvanlarına el konulması ve kişilere ciddi yaptırımların getirilmesi. İlgili bakanlıklar, belediyeler ve özel klinikleri bir araya getirip ciddi bir kısırlaştırma seferberliğinin başlatılması. Irklara göre üretilebilir ya da üretilemez kararı yerine mizaca göre üretim izninin verilmesi, üreticilerin denetlenmesi. İzinli üreticiler dışında hangi ırk olursa olsun üretiminin yasaklanması gibi alınabilecek daha insancıl önlemler var. Böylece köpek sahiplerinin daha bilinçli olması sağlanır, sosyal köpekler yetiştirilir, sokaklarda kötü koşullarda yaşayan canlara daha iyi imkânlar sunabilir. Korkan insanlar için de daha güvenli ortam ve sokaklar oluşturabiliriz.
Bazı ırkların yasaklanması ve toplatılması mevcut hayvanları koruma kanunu ile çelişiyor.
Yetkililerimizin bir an önce alınan hatalı karardan dönmesini, en azından mevcut hayvanları koruma kanununa dönülmesini ve bilimsel verilerle yeni kararlar alınmasını umut ediyorum. Bilinçsiz insanımızın hatasını hayvanlarımızın çekmemesini diliyorum.
Vet. Hek. Dr. Müjgan ÇEVİK AKSAY
Farmakoloji ve Toksikoloji