Hayvan Destekli Terapilere Standart Getirmek için Dernek Kuruldu. UludaÄŸ Ãœniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Ãœyesi Doç. Dr. Türel Özkul baÅŸkanlığındaki bir grup akademisyen, hayvan destekli terapilere standart getirmek için “Ä°nsan Hayvan EtkileÅŸimi DerneÄŸi”ni kurdu. Özkul, yaptığı açıklamada, insan-hayvan etkileÅŸimine yönelik çalışmalar yürüttüklerini, bu çalışmaların önemli bir dalı olan ve fiziksel, zihinsel engelli çocuklar ile yaÅŸlılara yönelik, “hayvan destekli terapiler” üzerine yoÄŸunlaÅŸtıklarını ifade etti. UÃœ’de yürütülen “YaÅŸlı ve Çocuk Bireylerde Hayvan Destekli Terapilerin Uygulanması” projesiyle bilimsel çalışmalar gerçekleÅŸtirdiklerini hatırlatan Özkul, Türkiye’deki yasal boÅŸluktan faydalanarak köpeÄŸiyle iletiÅŸim halinde olan kiÅŸilerin bilinçsizce kendi çalışmasını hayvan destekli terapi altında uygulamaya baÅŸladığını belirtti. Kurdukları derneÄŸin, insan hayvan etkileÅŸimi adı altında Türkiye’de ilk olduÄŸunu bildiren Özkul, “Bu dernek Türkiye’de bir ilki gerçekleÅŸtirmek için kuruldu. Ä°nsanların hayvanlarla etkileÅŸim halinde olduÄŸu tüm alanlarda, bu birlikteliÄŸin faydalarını ortaya çıkarmak, insan ve hayvan refahına olumlu katkılar eklemek için bu derneÄŸi kurduk. Aramızda psikologlar, pozitif köpek eÄŸitmenleri, Türkiye’de yeni bir kavram olan ‘hayvan dostu ürünler’ konusunda çalışan akademisyen hocalar var” dedi. Özkul, hayvan destekli terapilerle ilgili bilimsel çalışmalar gerçekleÅŸtirdiklerini ve yurt dışına Türkiye’den veri aktarmayı baÅŸardıklarını vurgulayarak, konuÅŸmasını şöyle sürdürdü: “Yaptığımız çalışmalar dünyada da ilkler arasında yer alıyor. Güzel sonuçlar alıyoruz. Türkiye’de bu iÅŸin kurallar zinciriyle yer alması gerektiÄŸini düşünüyoruz. Çünkü bu iÅŸi çok farklı boyutlarda herkes yapmaya baÅŸladı. Türkiye’deki yasal boÅŸluktan faydalanarak köpeÄŸiyle iletiÅŸim halinde olan kiÅŸiler, -köpeÄŸini nasıl eÄŸittiÄŸi de belli deÄŸil- kurumlara, huzurevlerine, rehabilitasyon merkezlerine giderek kendi çalışmasını hayvan destekli terapi altında uygulamaya baÅŸladı. Biz dernek olarak düşündük ki, bu çok ciddi, sorumluluk isteyen bir iÅŸ. Biz böyle çalışma yaparken altı aylık izin sürecini tamamlıyoruz. Bu bilimsel bir çalışmada, önce üniversitenin etik kurullarından ardından Milli EÄŸitim Müdürlüğü ve Valilikten izin alıyoruz. En son katılımcılardan resmi onay formlarıyla izin alarak çalışmalara baÅŸlıyoruz. Her süreçte ayrı bir denetim basamağı oluyor. Bu da bizim çalışmamızı mükemmel ve minimum risk taşıyan bir hale getiriyor.”
Hayvan destekli terapilere yönelik standart..
Bu terapilerin çok ciddi sorumlulukları beraberinde getirdiÄŸini hatırlatan Özkul, gerekli izinlerin alınmadan yapılması halinde faydadan çok zarar getirebileceÄŸine iÅŸaret ederek, ÅŸunları kaydetti: “Hayvan destekli terapilere yönelik standart getirmeyi ve toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz. O yüzden de bu derneÄŸi kurduk. Terapilerde biz enerjiyi kullanıyoruz. EÄŸitim pozitifse hayvan pozitif olacak ve faydalı olmak istenen kitleye de pozitif enerji verecektir. Hayvan destekli terapinin özü, var olan pozitif enerjiyi alıp hasta veya ihtiyacı olan gruplara aktarmaktır. Yurt dışında ölmek üzere olan hastalardan tutun da AIDS’li, otistik engelli, fiziksel problemi olan bireylere ve huzurevindeki yaÅŸlılara kadar bu terapiler uygulanıyor. Çok geniÅŸ bir kitleye hitap eden yeni bir çalışma ÅŸekli ama Türkiye’de doÄŸru yapılamadığını düşündüğümüz için biz bu iÅŸi kurallar zincirine baÄŸlamak amacıyla böyle bir dernek oluÅŸturduk. Bu terapilerin doÄŸru yayılmasını amaçlıyoruz.” “Bizde var olan bazı bulguları pratiÄŸe aktarmaya çalışıyoruz” Hibe projeleriyle derneÄŸe hayvan destekli terapi merkezini kazandırmayı hedeflediklerini dile getiren Özkul, hayvan destekli terapiye yönelik hem köpeklerin ve gönüllülerin eÄŸitimine hem de bunların standartlarda yönelik bazı yasal mevzuat hazırlıkları yapacaklarını, bu mevzuatların ilgili kurumlarda çıkmasına yönelik çabalarının olacağını ifade etti. Özkul, hayvan sahiplerinin çoÄŸunun bilgisiz olduÄŸunu, beslediÄŸi veya yetiÅŸtirdiÄŸi hayvanların sorumluluklarını bilmediÄŸini aktararak, şöyle konuÅŸtu: “Ä°nsanlar, eÅŸya satın alır gibi hayvan alıyor. Bu konuda hayvan sahiplerini bilinçlendirmeye yönelik eÄŸitim programlarımız olacak. TÃœBÄ°TAK destekli bir çalışmamızda Türk toplumunun havyan haklarına yaklaşımına yönelik bir tutum analizi yaptık. Türkiye genelinde yaptığımız anket çalışmasının verileri bize gösterdi ki, eÄŸitim düzeyi arttıkça hayvanlara gösterilen pozitif tutum artıyor. Bizim bir diÄŸer amacımız da toplumdaki bu bilinç seviyesini arttırmak. Türkiye’de, insanların hayvanlarla etkileÅŸimi olduÄŸu tüm alanlarda, iki tarafın da kazanabileceÄŸi yaklaşımlar geliÅŸtirmeyi hedefliyoruz. Aslında Osmanlı’dan beri biz hayvanlarla iç içeyiz. Sokak hayvanlarına yönelik ilk düzenlemeler Ä°ngiltere’den çok daha önce Osmanlı topraklarında, padiÅŸah ferman namelerinde var. Bu bizim için yeni bir kavram deÄŸil. Biz bu kavramı yurt dışından transfer etmiyoruz, bizde var olan bazı bulguları pratiÄŸe aktarmaya çalışıyoruz.”